SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’S SALAT

<< 311 >>

باب: إثم المار بين يدي المصلي.

101. Namaz Kılanın Önünden Geçenin Günahı

 

حدثنا عبد الله بن يوسف قال: أخبرنا مالك، عن أبي النضر، مولى عمر بن عبيد الله، عن بسر بن سعيد: أن زيد بن خالد أرسله إلى أبي جهيم، يسأله: ماذا سمع من رسول الله صلى الله عليه وسلم في المار بين يدي المصلي؟ فقال أبو جهيم: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (لو يعلم المار بين يدي المصلي ماذا عليه، لكان أن يقف أربعين خيرا له من أن يمر بين يديه). قال: أبو النضر: لا أدري، أقال أربعين يوما، أو شهرا، أو سنة.

 

[-510-] Zeyd İbn Hâlid, Büsr İbn Saîd'i Ebu Cüheym'e gönderip, ona Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellemin  namaz kılanın önünden geçen hakkında ne buyurduğunu sormasını istemiş. (Büsr, Ebu Cüheym'e gidip bu soruyu sormuş.) O da şöyle cevap vermiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Namaz kılanın önünden geçen, ne kadar büyük bir günah işlediğini bilseydi, onun önünden geçmek yerine kırk (zaman) beklemeyi daha hayırlı bulurdu."

 

Ebu'n-Nadr şöyle demiştir: "Ravi kırk gün mü, kırk ay mı, yoksa kırk yıl mı dedi hatırlamıyorum."

 

 

AÇIKLAMA:     (önünden): Bu ifade ile, namaz kılanın hemen önünden geçmek kasdedil-miştir. Bu mesafenin ne kadar olduğu hususunda âlimler ihtilaf etmiştir. Bazıla­rına göre, bu mesafe secde ettiği yer kadarken, bazılarına göre ise, üç zira' ka­dardır. Bu mesafenin bir taş atımlık uzaklık kadar olduğu da söylenmiştir.

 

(Namaz kılanın önünden geçen, ne kadar büyük bir günah işlediğini bil­seydi): Eğer namaz kılanın önünden geçen, bu fiili yüzünden ne kadar büyük bir günah işlediğini bilseydi, o günaha bulaşmamak için hadiste belirtilen süre kadar beklemeyi tercih ederdi.

 

İmam Nevevî şöyle demiştir: "Bu hadis, namaz kılanın önünden geçmenin haram olduğuna delildir. Çünkü bu hadiste, hem namaz kılanın önünden geçme güçlü bir şekilde yasaklanmış hem de, bu yasağı çiğneyenler şiddetli bir tehditle uyarılmıştır." Bu da, namaz kılanın önünden geçmenin büyük günahlardan ka­bul edildiğini gösterir.

 

Önemli Açıklama

 

1- İbn Battal "bilseydi" lafzından hareketle, sadece namaz kılanın önünden geçmenin haram olduğunu bile bile geçenlerin günah işlediği sonucuna varmış­tır. Ancak, bu lafızdan, bu sonuca ulaşması zorlamadır. Fakat başka delillerden bu hükme ulaşıldığı malumdur.

 

2-Hadisin lafzı, söz konusu tehdidin sadece namaz kılanın önünden geçene yönelik olduğunu gösterir. Dolayısıyla bile bile namaz kılanın önünde duranları, oturanları ve uyuyanları içermez. Fakat eğer buradaki yasağın illetini namaz kılanın huşû'suna zarar vermek olarak tespit edersek, bu kimseler de bahsi geçen tehdide muhatap olurlar.

 

3- Hadisin zahiri, namaz kılanların hepsinin önünden geçmenin yasak oldu­ğunu gösterir. Bazı Mâlikîlere göre ise sadece imamın ve tek başına namaz kıla­nın önünden geçmek yasaktır. Zira onlara göre, birinin imama uyan kişinin önünden geçmesi, onun namazına zarar vermez. Çünkü imamın sütresi, aynı zamanda onun için de sütredir. Ya da, imamın kendisi sütredir.

 

Görüşlerini bu şekilde gerekçelendirmeleri, iddialarıyla uyuşmamaktadır. Çünkü sütre, namaz kılanın önünden geçenin değil, namaz kılanın işini kolay­laştırır. Dolayısıyla bu konuda, imam, imama uyan ve tek başına namaz kılan aynıdır.

 

4- İbn Dakîku'l-'îyd'in ifade ettiğine göre bazı Maliki fakihler, günah olup olmaması açısından namaz kılan ile namaz kılanın önünden geçenin durumunu dört kısma ayırmışlardır.

 

a) Sadece namaz kılanın önünden geçenin günahkâr olduğu durum: Namaz kılan, insanların başka geçiti olmayan yerlerde sütreye doğru namaz kılar, daha uzak ve daha geniş bir yerden geçme imkanı olan biri gelir namaz kılanın önün­den geçerse, bu durumda sadece geçen kişi günahkâr olur.

 

b) Sadece namaz kılanın günahkâr olduğu durum. Namaz kılan, insanların gelip geçtiği güzergâhta sütre kullanmadan veya sütreden uzak bir şekilde na­maza durur, biri de gelip başka alternatifi bulunmadığı daha geniş bir yer bula­madığı için önünden geçerse, bu durumda sadece namaz kılan günahkâr olur.

 

c)  Her ikisinin de günahkâr olduğu durum. Namaz kılan, insanların geçtiği güzergâhta sütre kullanmadan veya sütreden uzak bir şekilde namaza durur, biri de gelip geçerken geçebileceği daha geniş başka bir alternatif yeri bulunmasına rağmen onun önünden geçerse, bu durumda ikisi de günahkâr olur.

 

d) Her ikisinin de günahkâr olmadığı durum. Namaz kılan, insanların başka bir yerden geçme imkanının olmadığı yerlerde sütreye doğru namaza durur, başka yerden geçme imkanı olmayan biri de gelir ve onun önünden geçerse, bu du­rumda ikisi de günahkâr olmaz.

 

Hadisin zahiri, her ne surette olursa olsun, namaz kılanın önünden geçmeyi yasaklamaktadır. Geçecek başka bir yer bulamayan kimse, namaz kılanın nama­zını bitirmesini beklemelidir. Ebu Saîd'in anlattığı olay da bunu desteklemekte­dir. Çünkü onun naklettiği hadiste "Genç, etrafına bakındı. Fakat geçecek başka yer bulamadı." ifadesi yer almaktadır. Nitekim daha önce İmamu'l-Harameyn Cüueynî'nin "Namaz kılanın bu durumlarda önünden geçeni engellemesi din tarafından öngörülmemiştir" şeklindeki görüşüne işaret etmiştik. İmam Gazzâlî de bu konuda onunla aynı görüşü paylaşmaktadır. Ancak Râfiî buna itiraz etmiştir. İbnu'r-Rif'a da onu aynen izleyerek şöyle eleştirmiştir: "Genç, Ebu Saîd'in engellemesini hak etmiştir. Çünkü vaktinde namaza gelmeyerek kusurlu duruma düşmüştür. Nitekim o geldiğinde cemaat kalabahklaşmıştı."

 

Onun bu söylediği, ihtimal dahilindedir. Ancak bu hadisin delil oiarak kullanılmasına mani değildir. Çünkü Ebu Saîd, onun namaza geç kalmasını bir  olarak kabul etmemiştir.